birincisi Hong Kong benim tabirimle teknolojinin başkenti :
20 katlı gecekonduları olan kent: Hong Kong
Asya’nın en büyük serbest pazarı, dünyanın en büyük limanlarından birine sahip olan Hong Kong, onlarca gökdelenleri, lüks yaşantısı, İngiliz yaşam tarzıyla sınırları içerisinde bulunduğu Çin’den tamamen zıt görüntü çiziyor.
HONG KONG - Asya’nın en büyük serbest pazarı, dünyanın en büyük limanlarından birine sahip olan Hong Kong, onlarca gökdelenleri, lüks yaşantısı, İngiliz yaşam tarzıyla sınırları içerisinde bulunduğu Çin’den tamamen zıt görüntü çiziyor.
Haberin devamı
Yaklaşık 260 adadan oluşan ve bin kilometrekarelik alana sahip olan 7 milyon nüfuslu Hong Kong’da normal binalar 50 katı bulurken, daha çok dar gelirli ailelerin yaşadığı “gecekondular” ise 20 kattan oluşuyor. Hong Kong, coğrafyası doğuya ait olsa da tüm özellikleriyle batıya daha yakın bir kent özelliği gösteriyor.
Çin’in güney kıyısından bulunan ve İngiltere’den 1 Temmuz 1997 tarihinde Çin’e devredilen Hong Kong, farklı özellikleri ve teknolojisiyle birçok Avrupa ülkesini geride bırakmış durumda.
400 yıl önce küçük bir balıkçı kasabası olan Hong Kong, artık dünyanın en ileri ticaret merkezlerinin başında geliyor. Kültürlerini ve tarihlerini unutmayan Hong Konglular, büyük gökdelenlerin altında balıkçı teknelerinde yaşayan yerli halka büyük değer veriyor . Kente ziyarete gelen turistler için teknelerle düzenlenen “Balıkçı Kasabası” turunda, burada yaşayanlara katkı olsun diye her ziyaretçiden 50 Hong Kong doları alınıyor.
ADALARA DENİZ ALTINDAN BAĞLANTI
Dünya’nın ve Asya Kıtası’nın yüksekliğiyle sayılı gökdelenlerine sahip olan Hong Kong’da, normal binalar 50 katı bulurken, varoşlarda yaşayan insanların yaşadığı binalar ise 20 kattan oluşuyor. Tek odada yaşayan bazı Hong Kongluların camlarından dışarıya çamaşırlarını astıkları görülüyor. Çok dik ve yokuşlu bir coğrafyaya sahip olan Hong Kong’da mimarları kıskandıracak derecede yapılan ilginç yapılar dikkat çekiyor. Dev binaların arasında oluşturulan boşluklardan ejderhaların geçtiğine inanan Hong Konglular, ejderhaların her gün buradan geçerek kentlerine şans ve bolluk getirdiğine inanıyorlar.
Çok dik ve yokuşlu coğrafi özellikleri nedeniyle bölgede ulaşımı kolaylaştırmak için dağlar arasındaki teleferikler kullanılıyor. Yürüyen kaldırımlar, yürüyen merdivenler de bazı çözümlerden yalnızca birkaçı. Dik bölgelerde 40-50-60 katlı binalar görenleri hayrete düşürüyor.
Adalardan oluşan Hong Kong’da ulaşımı kolaylaştırmak için yapılan yapılar ise tamamen mühendislik harikası. Hong Kong adası ile Kowloon Yarımadası’nı birbirine bağlamak için 35 yıl önce yapılan denizaltı tüneli bunlardan yalnızca biri. Bugüne kadar bir kez bile su sızdırmayan bu tünelle övünen Hong Konglular, denizin altından geçen bunun dışında 2, dağları delerek yapılan ise 10 tane daha köprüyü kullanarak ulaşımlarını sağlıyorlar.
SİGARA HER YERDE YASAK
Hong Kong’ta en çok dikkati çeken noktalardan biri ise sigaranın her yerde yasak olması. Açık havada yalnızca sigara izmariti atılması için kurulan bölgenin dışında sigara içmek tamamen yasak.
Kapalı alanlar da ya da bu bölgeler dışında sigara içmenin cezası ise 5 bin Hong Kong doları (700 ABD doları). Sigara yasağından oteller de nasibini almış durumda. Birçok lüks otele sahip Hong Kong’da yalnızca bazı özel katlarda sigara içilmesine izin veriliyor. Kentte sigara içenlere pek rastlanmazken, sokakların temizliği de dikkati çekiyor.
Yalnızca tek tip taksilerin müşterilerine hizmet verdiği Hong Kong’da trafik, İngiltere’de olduğu gibi soldan işliyor. Bütün araçların direksiyonları sağda yer alıyor. Havanın oldukça nemli olduğu bu adada, hemen her yerde klima çalışıyor. Açık alandaki otobüs duraklarında bile insanların serinlemesi için konulan vantilatörler dikkat çekiyor.
İLGİNÇ NOTLAR
Bahis oyunları ve at yarışlarının büyük ilgi gördüğü bölgede, 2006 yılında 6 milyar avronun yalnızca at yarışları bahislerinde harcandığı bilgisi veriliyor. Hong Kong’a ait adalardan bazılarında büyük kumarhaneler yer alıyor ve buraya “Asya’nın Las Vegas’ı” deniliyor.
Gece-gündüz günün her saatinde açık bulunabilecek pazarlar, alışveriş merkezleri ve küçük dükkanlara sahip olan Hong Kong, önemli bir liman olması dolayısıyla da modayı ve yenilikleri yakından takip ediyor.
Şehrin ve körfezin en güzel manzaralarını yakalamak isteyen turistlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken yer ise Viktorya Zirvesi. Hong Kong adasının güneybatısında bulunan bu dağ, yılda 6 milyon ziyaretçiyle buluşuyor. 552 metre yükseklikteki bu zirveye hem otobüsle hem de dik yokuşuna rağmen tramvayla çıkılabiliyor.
Kenteki mezarlara gömülen insanların kemikleri 5 yıl sonra topraktan çıkarılarak yakılıyor ve külleri denize dökülüyor. Daha sonra ise mezarlık başka gömülere açılıyor.
Tropikal muson ikliminin hakim olduğu bölge nüfusunun hemen hemen hepsi Çinli. Bunun yanında ise büyük oranda İngiliz, ABD ve Kanadalı yaşıyor.
Büyük kısmı Budist olan Hong Kong’da Müslümanlar, Hindular, Museviler, Hristiyanlar ve Taoistler de bulunuyor.
________________________________________________
ikincisi New York yine benim tabirimle Özgürlüğün Başkenti(başkalarıda böle diyebilir Very Happy ):
New York, Amerika Birleşik Devletleri'nin nufus bakımından en büyük kenti. Aynı isimli New York eyaleti'nde yer alır. Dünyaca önemli bir siyaset, ticaret, moda, eğlence ve finans merkezidir. Birleşmiş Milletler Genel Konseyi binası bu kenttedir. New York, aynı zamanda bir uyuşturucu ticareti ve mafya merkezidir. Fakir semtlerinde ise çok sayıda işsiz ve evsiz yaşar.
8,1 milyon olan kent nüfusu, 800 km²'lik bir alanda yaşamaktadır. Çevre banliyöleriyle birlikte New York metropolitan bölgesi 21 milyonluk nufusa sahiptir ve dünyanın en kalabalık yerleşim bölgelerinden birini oluşturur.
New York, bir göçmen kentidir. Kentte yaşayan her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke doğumludur, İngilizce çeşitli aksanlarla konuşulur. Kentte İngilizce’nin yanı sıra İspanyolca, Little Italy (Küçük İtalya) semtinde İtalyanca, China Town’da (Çin mahallesi) Çince konuşulur. Kent beş bölüme ayrılmıştır: Manhattan, Brooklyn, Queens, Bronx ve Staten Island. Özgürlük Abidesi, Empire State Binası, Central Park ve Times Meydanı, Modern Sanat Müzesi, Guggenheim Müzesi ve Modern Tarih Müzeleri şehrin ilgi çekici mekanlarıdır. Gökdelenleri, caddeleri, lokantaları, alışveriş merkezleri ve insanlarıyla, New York turistleri cezbetmektedir.
Tarihçesi
New York kenti 1613 yılında Hollandalılar tarafından New Amsterdam adı altında kuruldu. Kent 1664 yılında Birleşik Krallığa geçti ve New York adını aldı. 1778 yılında kent 2 yıl süreyle yeni kurulan Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti oldu. Başkent Vaşington'a taşındıktan sonra da kentin önemi büyümeye devam etti.
11 Eylül 2001 tarihinde kent Amerika tarihinin en büyük terör olayına tanık oldu. 11 Eylül 2001 Saldırısı olarak bilinen bu olay sırasında, kaçırdıkları uçaklarla New York'un en yüksek gökdelenleri olan Dünya Ticaret Merkezi binalarına çarpan teröristler 3000'e yakın insanın ölümüne neden oldular.
Kentin önemi
Şehrin önemli sembollerinden Özgürlük HeykeliFinans dünyasinin kalbinin attığı Wall Street caddesi, New York'un Manhattan bölümünde yer alır. New York borsası (New York Stock Exchange) burada bulunmaktadır. Ünlü Özgürlük Abidesi (Statue of Liberty) New York limanındaki küçük bir adadadır. Tiyatro ve müzikaller Broadway caddesinin etrafında toplanmıştır. John F. Kennedy Uluslararası Havaalanı dünyanın en çok yolcu trafiği taşıyan havaalanlarından biridir. Metropolitan Museum of Art, Modern Sanat Müzesi, Guggenheim Müzesi gibi müzeleri dünyanın en değerli sanat kolleksiyonlarına sahiptir. Şehrin ünlü gazetesi New York Times dünyanın en saygın gazetelerinden biridir. Amerika'nın üç büyük televizyon kanalı olan ABC, CBS ve NBC'nin merkezleri New York'ta yer alır.
Turizm Kenti yılda yaklaşık 40 milyon turist ziyaret eder. Genellikle gidilen yerler Empire State Building, Times Square, Brooklyn Köprüsü, Broadway, Metropolitan Museum of Art, MoMa, Bronx Hayvanat Bahçesi ve Madison Avenue'da bulunan alışveriş merkezleridir. Ayrıca Halloween Parade ve Tribeca Film Festivali turistlerin ve Amerikalıların ilgisini çeken kültür olaylarıdır. Central Park, ABD'nin en çok ziyaret edilen parkıdır. New York'un yemek kültürü çok geniştir. Özellikle bagel ve New York stili pizza en ünlü yiyecekleridir. Orta Doğu yemeklerini bulmak da oldukça kolaydır.
_________________________________________
ve sonuncusu Paris yani romantizmin başkenti :
Paris, Fransa'nın başkenti ve Île-de-France bölgesinin merkezidir ve Seine nehri'nin üzerine kurulmuştur. Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile tanınmış (bilinen) olan Paris aynı zamanda dünya tarihinde önemli bir şehir (kent) olmakla birlikte, başlıca ekonomik ve politik merkezler arasında yeralmakta ve uluslarası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmaktadır. Moda ve lüksün dünya başkentidir ve "Işık Şehir" (Ville de Lumière) diye de anılmaktadır (bilinmektedir.)
2004 yılında Paris şehir sınırları içindeki nüfusun 2.153.600 kişi olduğu INSEE (Institut national de la statistique et des études économiques - Ulusal istatistik ve ekonomik çalışmalar enstitüsü) tarafından tahmin edilmektedir. [1] 20. yy.'da şehir sınırlarının dışına taşarak büyümüş ve banliyöleriyle birlikte 2007'da 12,1 milyonluk nüfusa ulaşmıştır. [2]. Paris şehrinin özlü sözü Latince "Fluctuat nec mergitur" yani "Sallanır ama batmaz" (Fransızca:« Il est battu par les flots sans être submergé »). Şehrin armasındaki "Scilicet" yani gemiyi anlatmak için kullanılır. Bu gemi Ortaçağ'da şehri yöneten güçlü "Gemiciler" (Nautes) ya da "Su tüccarları"nın kurduğu birliği sembolize eder. Şehrin koruyucusu, 5. yy.'da Attila'yı şehri yıkmaması için ikna ettiğine inanılan Azize Geneviève'dir.
Tarihçe
Paris adının kaynağı [değiştir]Paris adını Galya halklarından Parisiilerden almaktadır. "Paris" aslında Romalıların "Lutetia" yerine kullandıkları "Civitas Parisiorum" (Parisiilerin şehri) adının zamanla değişmesi sonucu oluşmuştur. Paris aynı zamanda şehrin etrafındaki yöreye de ("Parisis") verilen isim olmuştur. Cormeilles-en-Parisis ve Fontenay-en-Parisis gibi şehirlerin isimlerinde buna rastlanır.
Bu adın kaynağı tam olarak bilinememektadir. Paris bölgesinde çokça bulunan taş ocaklarına istinaden Galce "kwar" (taş ocağı) kelimesinden geliyor olabilir. Başka etimolojilerde önerilmiştir. Pierre Hubac ve Cheikh Anta Diop'a göre, Parisiilerin adı Mısır tanrıçası İsis'ten gelmektedir çünkü Paris bölgesinde İsis'e adanmış birçok tapınak ya da Eski Mısır dilinde "per Isis" bulunmaktaydı. Bir efsane de Paris adını dalgalar altında kalıp denize batan efsanevi Ys şehriyle birlikte anar. Maurice Druon "Paris de César à Saint Louis" (Sezar'dan St.Louis'ye kadar Paris) adlı kitabında Paris adının Galce "par" (gemi) sözcüğünden geldiğini iddia eder. Şekli gemiye benzeyen, su üzerine kurulmuş, geçimini suya borçlu olan ve ismini de belki sudan almış olan bir şehir. Bir ada olan Lutèce'in refahı "gemiciler" tarafından sağlanıyordu ve bu gemicilerin sembolü olan gemi de şehir armasını oluşturmuştur.
Tarihöncesi
Seine nehri kıyılarında yapılan teraslama çalışmaları sırasında bulunan oymataş el aletlerinin gösterdiği gibi Paris kent alanı yaklaşık 40.000 yıldır insanlar tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır.
En önemli arkeolojik bulgular 12nci bölge'de 1991 yılında ortaya çıkartılan Paris bölgesindeki en eski kalıcı insan yerleşimine ait kalıntılardır. Bercy'de yapılan altyapı çalışmaları sırasında MÖ 4.000 ile 3.800 yılları arasında avcılık dönemine ait Seine nehrinin eski kıyısında yerleşik bir köyün izlerine rastlanmıştır. Bu kalıntılar çok önemli arkeolojik değere sahip olan birçok tahtadan oyma kayık, topraktan çanak çömlek, ok ve yaylar, kemşk ve taştan aletlerdi.
Diğer buluşlar da 14ncü bölge ile 13ncü bölge arasındaki sukemerleridir.
Antik Çağ
Champs-Élysées Bulvarı'nın aşağı kısmındaki Wallace ÇeşmesiTarihöncesi yerleşimlerle Galya-Roma dönemi arasında olup bitenler hakkında pek bir şey bilinememektedir. Tek emin olunan nokta Sezar'ın birlikleri ülkede dolaşırken bölgenin hâkimlerinin hala Parisiiler olduğudur. Bazıları Parisiilerin Paris'i kurmasının tarihi olarak MÖ 250 ile 200 yılları arasını göstermektedir ancak önemli kanıtları yoktur. MÖ 52 yılında Jül Sezar'ın teğmeni Labienus Paris şehrini ele geçirdiğinde Romalılar tarafından "Lutetia" (Fransızcası: Lutèce) diye adlandırılmıştır. Galya'nın başkenti görevini Lugdunum (Lyon) şehri yapmaktaydı. O zamanki Galya şehrinin tam olarak nerede yerleştiği konusunda kesin bilgi yoktur. Uzun süre buranın île de la Cité'de olduğu düşünülmüştür ancak metro çalışmaları nedeniyle baştan aşağı bu adada kazı çalışmalrı yapılmış ve hiçbir ize rastlanmamıştır. Galya şehri île Saint-Louis'de ya da bugün artık karşı kıyı ile birleşmiş olan ve Bièvre nehri'nin yarattığı delta üzerinde bulunmuş olan bir adada da bulunmuş olabilir. Çok tartışılan başka bir varsayıma göre ise ilk kurulan Galya köyünün Nanterre'deki Valérien tepesi'nden çok uzak olmadığı yönündedir.
Roma şehri 1. yy.'da nehrin sol kıyısına kurulmuştur. Şehrin Saint-Germain Bulvarı'ndan Val-de-Grâce'a ve rue Descartes 'tan jardins du Luxembourg'a kadar uzandığı düşünülmektedir. Lutèce şehri bir cardo (Roma şehirlerinde kuzey-güney doğrultusundaki ana cadde) olan rue Saint-Jacques çevresinde dik kesen sokaklardan oluşan bir şehir yapısıyla yerleşmişti. Roma şehirlerinde olduğu gibi forum, hamamlar, tiyatro, arena ve nekropol bu şehirde bulunmaktaydı.
Orta Çağ
Paris şu andaki adını 5. yy.'da alır ve Romalılar'a karşı elde ettiği zaferin ardından Frankların kralı Merovenj hanedanından I. Clovis 508 yılında Paris'e yerleşerek burayı başkenti yapar. Nehrin sağ kıyısına 6. yy.'dan itibaren bir kilisenin kurulduğu dikkat çeker: Saint-Gervais kilisesi (günümüzde Hôtel de ville 'in arkasında bulunmaktadır. 9. yy.'da Saint-Gervais ve Saint-Germain-l'Auxerrois kiliselerinin (günümüzde Louvre'un yakınında bulunmaktadır) çevresinde koruma amaçlı duvarlar inşa edilmiştir. Nehrin sol kıyısı 885 yılında Vikingler tarafından tamamen yokedilmiştir. Taht 987 yılında Capet hanedanına geçti. Paris, orleans şehri ile birlikte bu hanedanın kişisel serveti içinde yer alıyordu. Bu hanedanın atası I. Eudes şehri Vikingler'e karşı savunmasıyla ünlenmiştir.